Milliyetçi Hareket Partisi’nin hukukçu kadroları tarafından hazırlanan ve ve geçen sene güçlü bir sesle ortaya atılan ve kamuoyunda büyük bir yankı uyandıran AF , CEZA İNDİRİMİ , İNFAZ REJİMİNDE DEĞİŞİKLİK hususları konuyu takip eden mahkum , tutuklu ve yakınları tarafından göz kırpılmadan pür dikkat izlendi.
Daha sonra konuyu takip edenlerin umutları 24.09.2018 tarihinde bir adım daha özgürlüğe yaklaştı, MHP 24.09.2018 tarihinde Meclis’e sunduğu teklifle terör suçları , cinsel suçlar , orman suçları, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar , Adam öldürme suçu kapsam dışında bırakılarak diğer suçlardan verilen toplam cezalardan tek sefere mahsusu 5 SENELİK indirim öngörüldü. Fakat gelinen noktada bir gelişme olmadığı görülmekle birlikte af konusu sadece zaman zaman kamuoyunda haber niteliği dahi olmadan tekrar dillendirildi ve güncellendi fakat netice namına kayda değer bir gelişme kazanılmadı.
Özellikle 30.05.2019 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan , Yargı Reformu Strateji Belgesinde de af konusuna ilişkin bir bilgi ve çalışma olmadığı anlaşıldı. Bahsi geçen strateji belgesinde affa ilişkin bir düzenlemenin yapılacağı bilgisinin de olmaması gayet doğal karşılanmalıdır. Zira Yargı Reformu Strateji Belgesi Türkiye’de mesleki anlamda yapısal değişiklikleri ve temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesine ilişkin düzenlemelerin yapılacağı sinyalini veren bir resmî bir deklarasyon niteliğindedir.
Yukarıda açıklanan tespitlerden sonra yasama organı tarafından af kanunu ve tahliyelere sebebiyet verecek bir düzenleme çıkar mı konusuna hukuki temeller referans alınmadan siyasilerin duruşları itibariyle gelecek okuma ya da gelişmelerin biriktirdiği ve geliştirdiği tahmin kuvvetti üzerinden gitmekte fayda vardır. Neden mi ? Çünkü af Anayasanın 87.maddesi hükmü gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile mümkündür. Bu çoğunluğun sayısal karşılığı ise 360’dır. 360 milletvekili evet demezse “af kanunu” çıkmaz . Fakat daha önce de olduğu gibi koşullu salıverilme , cezalarda indirim gibi cezanın infazından bir miktar kalan süreyi bertaraf eden yani ceza infaz sisteminde değişiklikle kişinin hürriyetine kavuşması da mümkün olabilir. 15.08.2016 tarihinde 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 32 maddesiyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında ki Kanunun geçici 6.maddesiyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanacak ceza süreleri genişletilmişti. Af sayılmayan ve infaz sistemini etkileyen bu gibi Kanuni düzenlemelerde Anayasanın 87.maddesinde belirtilen nitelikli çoğunluk hali değil Anayasanın 96.maddesi kapsamında salt çoğunluk yoluyla hareket edilebilmektedir.
Siyasal iktidarın su süreçte af konusuna mesafeli davrandığı ve bu mesafeyi muhafaza etmeye devam edeceği konusunda kuvvetli bir öngörüye sahip olduğumu düşünüyorum . Tahminden uzak bu öngörüme temel teşkil eden durum ise Sayın Cumhurbaşkanı’nın af konusu ile ilgili görüşüdür. Cumhurbaşkanı ; kişiye karşı işlenen suçlarda devlet taraf olamaz , devlete karşı işlenen suçlarda devlet affedici olabilir demekle Devletin bu hassas konuda mağdur-yargı-mahkum üçlüsünün arasına girmek istemediğini ortaya koymuştur.
Bununla birlikte Sayın Cumhurbaşkanı 31.05.2019 tarihli İstanbul Esenler’de gerçekleşen iftar programında af konusuna ilişkin sorulara yönelik yaptığı açıklamada “Değerli kardeşlerim; konuyu bilmeden, konunun teferruatına hakim olmadan sizlere ayak üstü vereceğim cevap aldatıcı olur. Ben sizleri aldatamam. Ancak şu anda Adalet Bakanlığımızın bu konularla ilgili bir çalışması var. Temenni ederim ki bu çalışmada sizlerin yakınları da bunun içine dahil olur..” Diyerek , af konusunda hükümetin konuya mesafeli olduğunu ama gözlerini yummadığını da ortaya koymuştur. Bu durumda ne zaman ve nasıl (hangi şartlarla) geleceği belli olmayan af ve benzeri kanuni düzenlemelerin en azından siyasi erkin aklında olduğu da çok önemli atlanmayacak bir husustur.Şahsi kanaatim , ceza indirimi ya da af gelene kadar bu kanunu bekleyen bir kısım mahkumlar infazlarını tamamlayarak tahliye olabilirler. Yani daha basit bir anlatımla af kapıyı çalana kapıyı mevcut infaz rejimine göre açıp çıkan bir çok mahkum olacaktır. Bununla birlikte Adalet Bakanlığı’nın çalışmasının MHP’nin sunduğu teklifle paralellik değil bazı noktalarda benzerlik göstereceğini de söylemekte yarar vardır.
02.06.2019